Serpil Başer yazdı: Sen hangisisin?
Teşkilatçılık, davayı ve hedefi özümsemek, her şeyden önce davayı bilmektir. Gerçek bir teşkilatçı olmak için üç şey gerekir: ideolojini ve hedefini belirlemek, yol arkadaşlarını dikkatlice seçmek ve bu hedefler arasında uyum sağlamak.
Bununla birlikte, birçok teşkilat, başarıya ulaştıkça sorunlarla karşılaşır. Başarı, bazı üyelerin hedeflerini unutup kişisel çıkarlarına odaklanmalarına neden olabilir. Menfaatçilik ve liyakatsizlik başlar, dava ruhu kaybolur.
Teşkilatçılıkta dört tip insan vardır: “Laf Mücahidi”, “Poz Mücahidi”, “Teşkilat Adamı” ve “Dava Delisi”. Laf mücahidinin amacı sadece sözde kalır, poz mücahidi ise kendi imajını düşünür. Teşkilat adamı ve dava delisi ise samimi bir şekilde davaya inanır ve onun için çalışır.
Ancak günümüzde, teşkilatçılık ruhu kaybolmuş gibi görünüyor. Teşkilatların çoğu, “laf mücahitleri” ve “poz mücahitleri” ile dolu. Gerçek teşkilatçılar, yani “dava delisi” ve “teşkilat adamları” ise unutulmuş durumda.
İnsanlar, nereden geldiklerini unutmamalıdır. Geçmişlerine dönüp bakmalı, şimdiki durumlarını değerlendirmeli ve geleceklerini planlamalıdır. Unutmayın, her şey değişebilir, hiç kimse vazgeçilmez değildir.




